Travma bireyin yaşamını olumsuz etkileyen ruh sağlığını ve çevresiyle uyumunu bozan her türlü olay olarak tanımlanabilir. Bir olayı travma olarak tanımlayan unsurlardan biri travmanın kişinin yaşamına yönelik tehdit oluşturması, diğer bir unsur ise yaşanan olayın kişinin günlük deneyimlerinden farklı olması, bu nedenle de kişinin yaşadığı olaya anlam verememesidir. Yaşanan olaya anlam vermedeki güçlüğün bir nedeni de travmanın kişide aşırı stres yaratarak bilişsel süreçleri bozması ve bilginin doğru işlenememesine neden olmasıdır.
Çocukluk döneminde yaşanan, bireyi en çok etkileyen travmalar, çocuğun yaşadığı istismar yaşantılarıdır. Çocuk istismarı, çocuğun bakımından sorumlu olan yetişkinlerin çocuğun fiziksel, gelişimsel ve psikososyal açıdan iyi olma halini olumsuz yönde etkileyen tutum ve davranışlarıdır. Çocuk istismarını fiziksel duygusal ve cinsel istismar olarak üçe ayırabiliriz. Çocuğun istismar edilmesinin yanı sıra ihmali de önemli olumsuz sonuçlar doğurmaktadır.
Fiziksel İstismar Nedir?
Fiziksel istismar, bireylerin sahip olduğu kültürel özellikler ve yasal süreçlerdeki farklılıklar bakımından tanımlanması güç bir olgudur. Bir kültürde fiziksel istismar olarak kabul edilen bir davranış, diğer kültürde çocuğun terbiyesi için kullanılan bir yöntem olabilmektedir. Türkiye’de fiziksel istismar, çocuğun fiziksel sağlığını ve gelişimini zedeleyecek bir biçimde çeşitli şekillerde güç kullanılması olarak tanımlanmıştır.
Fiziksel İstismara Maruz Kalan Çocuklarda Ne gibi Sorunlar Görülür?
Fiziksel istismarın çocuklar üzerinde çok sayıda etkisi vardır. Fiziksel istismara maruz kalmış çocuklarda öğrenme güçlüğü, akademik başarıda azalmasının yanı sıra arkadaşlarına, yetişkinlere ve hayvanlara karşı agresif davranışlar artarken, benlik saygısı azalmaktadır. Kişisel ilişkilere olan etkisi bakımından incelendiğinde, istismara uğramış çocukların yetişkin olduklarında güven ile ilgili problem yaşadıkları ve başkalarıyla ilişki kurmakta güçlük çektikleri saptanmıştır. Bunun yanı sıra istismar yaşantıları, depresyon, anksiyete, travma sonrası stres bozukluğu, kişilik bozuklukları, alkol ve madde kötüye kullanımına neden olabilmektedir.
Fiziksel İstismarı Artıran Faktörler Nelerdir?
Aile içindeki iletişim sorunları, aile içi çatışmalar ve şiddet, aile bireylerinde psikiyatrik sorunların varlığı, ebeveynlerin işsiz olması, alkol ya da madde kötüye kullanımı, aile içindeki sağlık problemleri, ekonomik problemler gibi faktörlerin çocuk istismarında çeşitli risk etmenleri olduğu görülmüştür. Zaman zaman aile bireyleri tarafından ya da eğitim sistemi içinde çocuğu cezalandırma yöntemi olarak fiziksel şiddete başvurulabilmektedir. İstismar kuşaklar arasında aktarılan bir olgudur. Kendisi çocukken istismara uğramış olan ebeveynlerin, çocuklarına fiziksel şiddet uygulama riskleri yükselmektedir.
Duygusal İstismar Nedir?
Duygusal İstismar, çocukların kişiliğini zedeleyici, duygusal gelişimini engelleyici eylemler olarak tanımlanabilir. Duygusal istismar, genellikle tek seferle sınırlı kalmayıp ailenin davranış biçimi olarak sürekli tekrarlanabilmektedir. Duygusal istismar, ailenin çocuğun varlığını ve psikolojik ihtiyaçlarını reddetmesini, sözlü saldırılarla korkutmasını, çevredekilerle ilişkilerini kısıtlayarak çocuğun sosyalleşmesini engellemeyi, yasal olmayan davranışlara yönlendirmeyi kapsayabilir.
Çocuğun ruhsal gelişimi için bazı temel ihtiyaçları vardır. Bakım veren kişilere güven duyma, yeterli uyaran alma, sosyalleşme, sınırlarını öğrenme, değerli olduğunu hissetme bunlardan bazılarıdır. Bu ihtiyaçlarının karşılanmamasının yanı sıra, çocuğu reddetme, sosyal deneyimlerden uzaklaştırma ve arkadaşlık kurmasını engelleme, sözel olarak saldırarak korkutma, çocuğu kendi çıkarları için yasal olmayan davranışlarda bulunmaya teşvik etme de duygusal istismar biçimleri olarak kabul edilebilir
Duygusal İstismara Maruz Kalan Çocuklarda Ne Gibi Sorunlar Görülür?
Duygusal istismar bireyin kişiliğinde ve ruhsal yapısında çeşitli sorunlara yol açabilmektedir. Kendisini olumsuz algılama, huzursuzluk, gerginlik ve kaygı, değersizlik hissetme, aileden uzaklaşma, aileye ve diğerlerine karşı yoğun öfke geliştirme, bağımlı kişilik özellikleri, uyumsuz ve saldırganlık içeren tepkiler, içe dönme, bunlardan bazılarıdır. Bunun yanı sıra duygusal örselenmenin yetişkinlikte duygusal ve bilişsel problemlere neden olabildiği, kişilerarası ilişkileri olumsuz etkilediği saptanmıştır.
Duygusal İstismarı Artıran Faktörler Nelerdir?
Duygusal istismarın ortaya çıkmasında ebeveynden kaynaklanan nedenlerden bazıları; çocuğun bakımını üstlenmiş kişinin iş ve aile yaşamındaki stres, çocuğun bakımını tek ebeveynin üstlendiği ailelerde bu sorumluluğun kişiye yüklediği yük ve bu yükün altından kalkamama, ekonomik koşulların ve sosyal desteğin yetersiz olması olabilir. Bakım veren kişinin kişilik özellikleri, çocukluğundaki örselenme yaşantıları, dürtü kontrolündeki ve kişiler arası ilişkilerindeki problemler, özgüveninin düşük olması, bir psikiyatrik sorunun varlığı da önemli etkenler olabilmektedir.
İhmal Nedir?
Çocuğa bakmakla yükümlü kimselerin çocuğun beslenme, barınma, giyinme, eğitim, sağlık ve sevgi gibi temel gereksinimlerini ihmal etmeleri sonucu, çocuğun bedensel, duygusal, ahlaki, motor ya da sosyal gelişiminin engellenmesi olarak tanımlanmaktadır. Fiziksel, duygusal ve eğitimsel olmak üzere üç alanda tanımlanmıştır.
Fiziksel ihmal, çocuğun ihtiyacı olan sağlık hizmetinin verilmemesi, sahip olduğu hastalığın ya da yaralanmasının önemsenmemesi, evden kovulması, yalnız bırakılması, gerekli olan sağlık kontrollerinin yaptırılmamasıdır.
Duygusal ihmal; çocuğun gelişimi için gerekli olan ilgi, sevginin verilmemesi, duygusal destekten yoksun bırakma, eğitimle ilgili ihmal ise çocuğun yaşı ve gelişim düzeyiyle ilgili ihtiyacı olan eğitim almasına engel olma, okula göndermeme, çocuğu denetlememe olarak kabul edilebilir.
İstismarın çocuğun bugününü ve gelecekteki yaşantısına, ilişkilerine olan olumsuz etkilerini göz önüne alarak çocuklarımızı istismara karşı korumalıyız. Fiziksel şiddetin bir eğitim biçimi olmadığını, aksine çocuğun da bir problem çözme yöntemi olarak bunu öğrenip, diğerlerini istismar etmesine yol açtığını ve böylece istismarın kuşaklar arasında aktarılabildiğini unutmamalıyız. Herhangi bir şekilde istismara maruz kalmış çocukların psikoterapi desteği ile bu olumsuz yaşantının üstesinden gelmesi ve yetişkinlik dönemine aktarılmasının engellenmesi önemlidir.
Psikolog Doktor Rukiye Köroğlu